Seyit Evran’ı çeşitli yayın organlarında çıkan yazılarından tanı- yorsunuz.Bense sanki çocukluğumdan beri… Yaklaşık yirmi yıl oldu. Yuvarlak gözlüklerinin ardından zeki ve bi- raz da muzip bakışlarıyla etrafı kolaçan eden bu arkadaşın, zindana nasıl dayanacağını merak ettim ilk gördüğümde. Edemezdi. ‘Hayatın bu kadar enerjik aktığı, adeta fışkırdığı gözleriyle bu arkadaş dayana- maz, işi zor’ dedim kendi kendime.
Neyse ki fazla kalmadı. Şehirde kalabilir miydi? O da şüpheliydi.
Duymuştu, biliyordu; dağlarda birileri Kürtler için özgürlük devşiri- yordu genç ömürlerini katık ederek. İki günde tüm cezaevinin girdisini çıktısını öğrenecek kadar meraklı bu arkadaşı kim, nasıl durdurabilirdi ki?
Sade bir törenle uğurladık… Acelesi vardı. Sanki yolundan alıkoyuyormuşuz gibi hissettik ken- dimizi. Soluğu dağlarda aldığını öğrenmemiz uzun sürmedi. Herkes dedi “biliyorduk”.
O gün bu gün dağlara sürdüğü yüreğini bizimle paylaşmış olduğu yazılarını yazmaya başladığında yanındaydım. Dağlarda… Yazılarını okuduğumda daha bir dağlı oluyordum, daha bir kök salıyor, daha bir güçlendiğimi hissediyordum. Zindanın kapattığı göze- neklerim bir bir açılıyordu. Okumaktan hiç bıkmadım. O yüzden olsa gerek yazılarını düzenlemek benim için zevk oldu. Okuru olmaktan, ar- kadaşı olmaktan gurur duydum.
Dağ Kâbe’mizdir. Ve dağlı olmak hakikat insanı olmaktır. Hakiki insan olmaktır. Bize, hakiki insanların hikâyelerini sunduğu bu çalış- masında içinde dağ taşıyan herkesin severek okuyacağına ve kendin- den birçok parça bulacağına inanıyorum.
Su ve rüzgar tadında, yağmur ve toprak güzelliğinde parçalar…
HAYATIN KIYISINA YOLCULUK
8
Önceki Kitap